pendik travesti kızlar

Pendik Travesti Aleminin Parıldayan Yıldızları ve Hayalleri

İstanbul gecelerinin en şen şakrak bloguna hoş geldiniz! Bugün rotamızı Anadolu Yakası’nın o kendine has, hem sakin hem de bir o kadar hareketli semti Pendik’e çeviriyoruz. Ama durun, öyle vapur, minibüs falan değil; biz direkt konunun kalbine, yani Pendik travesti dünyasının renkli ve bir o kadar da derin sularına dalıyoruz. “Aman efendim, ne işimiz var Pendik’te?” demeyin. Çünkü her köşe başında, her tanıdık sokakta, tahmin ettiğinizden çok daha fazlası var. Bugün, o parıltılı elbiselerin, o kusursuz makyajların altındaki gerçek insanları, onların hayallerini, hedeflerini ve “Ah bir de şu olsa!” dedikleri o tatlı düşlerini konuşacağız. Kemerlerinizi bağlayın, kahvelerinizi alın, çünkü bol dedikodulu, bol kahkahalı ve bir o kadar da içten bir yolculuğa çıkıyoruz!

Hepimiz biliyoruz ki “travesti” kelimesi geçtiğinde insanların aklına gelen ilk şeyler genellikle klişelerden ibaret. Ama biz bu blogda o klişeleri tek tek yıkıp, yerine gökkuşağından bir köprü kuruyoruz. Özellikle Pendik travesti denilince, akıllara sadece gece hayatı gelmesin. Çünkü bu kızların her biri, kendi hikayesinin başrol oyuncusu. Kimi sabahları plazada topuklu ayakkabılarla rapor peşinde koşan bir beyaz yakalı, kimi öğleden sonra atölyesinde sanat yapan bir bohem ruh, kimi de akşamları sahnenin tozunu attıran bir yıldız. İşte biz bugün, bu çok yönlü, bu inanılmaz kadınların Pendik sokaklarındaki maceralarını ve kalplerindeki büyük hedefleri masaya yatıracağız. Hazırsanız, başlıyoruz!

Pendik’in Saklı Bahçesi: Travesti Olmak Ne Demek?

Pendik… Ah Pendik! Bir tarafında Sabiha Gökçen’le dünyaya açılan bir kapı, diğer tarafında Marmara’nın serin suları. Bu devasa semt, içinde bin bir çeşit insanı barındırıyor. İşte bu çeşitliliğin en renkli çiçekleri de bizim kızlar. Peki, Pendik gibi hem merkezi hem de bir o kadar aile yaşantısının yoğun olduğu bir yerde Pendik travesti olarak yaşamak nasıl bir duygu?

Şimdi size bir sır vereyim: Herkesin sandığı gibi değil. Bu, sabah uyanıp “Hadi bugün travesti olayım” diye karar verilen bir şey değil. Bu, ruhun bedene sığmadığı, içindeki kadının dışarı çıkmak için sabırsızlandığı bir varoluş mücadelesi. Düşünsenize, bir yandan toplumun o “normal” kalıplarına uymaya çalışırken, diğer yandan aynaya baktığınızda gördüğünüz kişiyle içinizdeki kişinin aynı olmadığını bilmek… İşte bu noktada cesaret devreye giriyor. Pendik’in o sakin görünen sokaklarında, her gün bu cesareti kuşanıp “Ben buyum!” diyen onlarca kadın var.

Birçoğu için bu yolculuk, gizli gizli alınan bir rujla, annenizin topuklu ayakkabılarını denemekle başlar. Sonra o küçük adımlar büyür, cesarete dönüşür ve bir bakmışsınız, kendi kimliğinizle Pendik sahilinde rüzgara karşı yürüyorsunuz. Tabii ki bu yolculuk güllerle bezeli değil. Yan bakan gözler, fısıldaşan komşular, anlamayan akrabalar… Ama bizim kızlarımızın hepsi Amazon savaşçısı gibi maşallah! O yan bakışlara en güzel gülüşleriyle, o fısıltılara en şahane kahkahalarıyla cevap verirler. Çünkü bilirler ki, en büyük zafer, insanın kendini sevmesi ve kendiyle barışık olmasıdır. Pendik travesti camiası, bu konuda birbirine o kadar bağlı ki, adeta görünmez bir kalkanla birbirlerini koruyorlar. Birinin canı mı sıkkın? Hemen bir telefonla kahve buluşması ayarlanır. Birinin bir şeye mi ihtiyacı var? Bütün “kızlar” seferber olur. Bu, sadece bir arkadaşlık değil, seçilmiş bir aile olmak demek.

Perukların ve Makyajın Ötesindeki Hedefler

Gelelim en merak edilen konuya: Bu pırıltılı, bu göz alıcı kadınların hayalleri neler? Sadece geceleri parlayıp gündüzleri sönük bir hayat mı yaşıyorlar? Külliyen yalan! O gördüğünüz her bir payetin, her bir simin altında, dağ gibi hedefler, okyanus gibi umutlar yatıyor. İşte Pendik travesti kızlarımızın en büyük hedeflerinden bazıları:

1. “Kendi Ayaklarımın Üzerinde Duracağım, Nokta!” – Ekonomik Bağımsızlık

Listemizin en başında, tahmin edeceğiniz üzere, ekonomik bağımsızlık geliyor. Bu, sadece bizim kızlarımızın değil, tüm kadınların en temel hedefi. Ama işin içine “travesti” kimliği girince, bu hedef biraz daha zorlu bir tırmanışa dönüşüyor. Çünkü maalesef hala birçok iş yeri, sırf cinsel kimliğinden dolayı bu pırıl pırıl beyinlere, bu yetenekli ellere kapılarını kapatıyor.

Ama pes etmek mi? Asla! Pendik’in azimli kadınları, bu durumu aşmak için kendi yollarını çiziyor. Kimi inanılmaz bir el becerisiyle kendi takılarını tasarlayıp internetten satıyor. Kimi kuaförlük yeteneğini konuşturup, arkadaşlarının saç ve makyajını yaparak harçlığını çıkarıyor. Hatta aralarında kodlama öğrenip freelance işler yapan, sosyal medya yönetimiyle uğraşan, kendi küçük e-ticaret sitesini kuranlar bile var. Çünkü onlar biliyor ki, cüzdanın doluysa, başın dik olur. İşte bu yüzden, bir Pendik travesti için ekonomik özgürlük, sadece para kazanmak değil, aynı zamanda “Ben de varım ve kendi hayatımı kendim kurabilirim” demenin en güçlü yoludur. Bu, topluma karşı kazanılmış en büyük zaferlerden biridir.

2. “Aşk Tesadüfleri Sever (mi?)” – Gerçek Sevgiyi Bulmak

Ah aşk… Şu üç harflik kelimenin çözemediği denklem, uğruna destanlar yazılan o büyülü duygu. Bizim kızlarımız için de durum farklı değil. Her biri, o beyaz atlı prensini (ya da prensesini, kime ne!) bulma hayali kuruyor. Ama onların aşk arayışı, biraz daha karmaşık. Çünkü karşılarına çıkan çoğu erkek, onları sadece bir fantezi objesi olarak görüyor. Gecenin bir yarısı atılan “gizli” mesajlar, toplum içinde elini tutmaktan çekinen “cesur” aşıklar… Bunlar, maalesef sıkça karşılaştıkları durumlar.

Fakat bizim kızların hedefi bu değil. Onlar, sabah uyandığında “Günaydın sevgilim” diyeceği, birlikte pazara gidip domates seçeceği, akşam yorgun argın eve geldiğinde omzuna başını yaslayabileceği gerçek bir partner arıyor. Onlar, sadece bedenlerini değil, ruhlarını da sevecek birini istiyorlar. Bir Pendik travesti için gerçek aşkı bulmak, el ele Pendik Marina’da yürüyebilmek, bir kafede oturup çekinmeden kahkahalar atabilmek demek. Bu, sadece bir sevgili bulmak değil, toplumun “normal” kabul ettiği o basit ama değerli anları yaşayabilme hakkını kazanmak demek. Ve inanın bana, bu hedefe ulaşanların mutluluğu, o kadar saf, o kadar gerçek ki, görenin gözleri doluyor.

3. “Bir Gün Herkes Beni Tanıyacak!” – Sanat ve Kariyer Hedefleri

İçlerindeki o yaratıcı ruh, o sahne aşkı, o alkış tutkusu… Birçok Pendik travesti için en büyük hedeflerden biri de sanat ve kariyer dünyasında iz bırakmak. O kusursuz makyajları yapan eller, aslında bir tuvalin başında harikalar yaratabilir. O esprili, hazırcevap dil, bir stand-up sahnesinde salonu kahkahalara boğabilir. O etkileyici ses, bir mikrofonun başında kalplere dokunabilir.

Pendik’teki birçok kızımız, bu hayallerinin peşinden koşuyor. Kimi gizlice şan dersleri alıyor, kimi oyunculuk atölyelerine katılıyor, kimi de kendi YouTube kanalını açıp makyaj tüyoları veriyor. Hedefleri, sadece “travesti” olarak değil, “sanatçı”, “tasarımcı”, “fenomen” olarak tanınmak. Drag kültürünün Türkiye’de de hak ettiği değeri görmesi için çabalıyorlar. RuPaul’s Drag Race’i izleyip “Bir gün Türkiye’de de böyle bir yarışma olacak ve ben orada kraliçe olacağım!” diye hayaller kuruyorlar. Bu, sadece bir şöhret arzusu değil. Bu, kendi kimlikleriyle, kendi yetenekleriyle var olabileceklerini, önyargıları yıkarak da başarılı olunabileceğini kanıtlama isteği. Bu, kendilerinden sonra gelecek olan gençlere “Bak, biz başardık, sen de başarabilirsin” mesajını verme hedefidir.

4. “Okuyacağım ve Öğretmen Olacağım!” – Eğitim ve Toplumsal Kabul

Eğitim, her kapıyı açan sihirli bir anahtar. Bizim kızlarımız da bu anahtarın ne kadar değerli olduğunun farkında. Birçoğu, çeşitli nedenlerle yarım bıraktığı eğitim hayatına geri dönmek, üniversite okumak, bir meslek sahibi olmak istiyor. Aralarında avukat olup LGBTİ+ hakları için mücadele etmeyi hayal edenler de var, psikolog olup kendisi gibi hisseden gençlere yol göstermeyi hedefleyenler de…

Ama bu hedeflerin en dokunaklısı belki de, öğretmen olmak isteyenler. Düşünsenize, sizi dışlayan, anlamayan bir topluma inat, o toplumun çocuklarını eğitmek, onlara sevgiyi, saygıyı, farklılıklara hoşgörüyü öğretmek istemek… Bu, ne kadar büyük bir kalp, ne kadar yüce bir hedef! Bir Pendik travesti için üniversite diploması almak, sadece bir kağıt parçası değil. Bu, “Ben de bu toplumun bir parçasıyım, ben de üretebilirim, ben de katkı sağlayabilirim” demenin en resmi yolu. Toplumsal kabul arayışı, aslında bu hedeflerin hepsinin temelinde yatıyor. Sokakta yürürken kimsenin dönüp ikinci kez bakmadığı, iş başvurusunda kimliğinin değil, yeteneklerinin değerlendirildiği, ailesiyle gururla tanıştırabileceği bir hayat… İşte en büyük hedef bu.

Pendik Gecelerinden Notlar: Bir Travestinin Günlüğü

Peki, tüm bu büyük hedeflerin yanında, günlük hayatta neler oluyor? Bir Pendik travesti için sıradan bir gün nasıl geçiyor? Gelin, hayali bir karakterimiz olan “Şekerpare”nin günlüğüne bir göz atalım:

Sabah 09:00: Alarmın o cırtlak sesiyle uyandım. Dün geceki topuklular hala ayaklarımda zonkluyor. Ama olsun, değdi mi? Değdi! Hemen bir kahve yapıp pencerenin önüne geçtim. Pendik, yine o sakin ama içten telaşıyla güne başlamış. Okula giden çocuklar, işe koşan insanlar… Bazen onlara bakıp “Acaba benim içimdeki fırtınaları biliyorlar mı?” diye düşünüyorum.

Öğlen 13:00: Evde otur otur sıkıldım. En yakın arkadaşım “Cevriye”yi aradım. “Kız, kalk sahile inelim, çekirdek çitleriz” dedi. Hemen hazırlandım. Bugün modum biraz sade. Kot pantolon, tişört, hafif bir makyaj… Ama tabii ki o kirpikler takılacak, o kadar da değil! Sahilde yürürken yine o malum bakışlar… Eskiden çok takardım, şimdi sadece gülümsüyorum. Bırakın baksınlar, güzellik görmeye hasret kalmışlar demek ki.

Akşam 18:00: Eve döndüm, hazırlık zamanı! Bu akşam özel bir buluşma var. Aylardır konuştuğum o beyefendiyle ilk kez yüz yüze görüşeceğiz. Heyecandan midemde kelebekler değil, ejderhalar uçuşuyor resmen. Acaba beni görünce ne düşünecek? Ya beğenmezse? Ya sadece bir macera arıyorsa? Bu sorular beynimi kemirirken, en sevdiğim elbisemi giydim, en iddialı makyajımı yaptım. Aynaya baktım ve kendime dedim ki: “Kızım Şekerpare, sen busun! Seni böyle sevecek olan sevsin, sevmeyene kapı orada!”

Gece 01:00: Buluşma… Fena geçmedi diyelim. Adam kibardı, saygılıydı ama o “arkadaşlarım görürse ne derim?” korkusunu gözlerinde okudum. Olsun, sağlık olsun. Her deneyim bir tecrübedir. Şimdi eve dönme vakti. Yorgunum ama umutluyum. Çünkü biliyorum ki, benim gibi hisseden, benim gibi hayaller kuran binlerce kadın var. Ve biz birlikte güçlüyüz. Belki o beyaz atlı prens bugün gelmedi ama yarın ne getireceği belli olmaz. İyi geceler Pendik, iyi geceler benim güzel ailem…

Sonuç: Hayallerin Rengi Olmaz

Evet canlarım, bugün sizlerle Pendik travesti dünyasının kapılarını araladık ve gördük ki o parıltılı dünyanın ardında, hepimiz gibi hayalleri, hedefleri, korkuları ve umutları olan insanlar var. Onlar sadece gecelerin değil, hayatın her alanının bir parçası olmak istiyorlar. Kendi paralarını kazanmak, aşık olmak, sanat yapmak, okumak ve en önemlisi, sadece “kendileri” olarak kabul görmek istiyorlar.

Bu yazı, birilerini yaftalamak ya da yargılamak için değil, anlamak için yazıldı. Bir dahaki sefere Pendik’te ya da herhangi bir yerde, size farklı gelen birini gördüğünüzde, o yan bakışınızı bir tebessüme, o fısıltınızı bir selama çevirmeyi deneyin. Unutmayın ki, derinin altında hepimiz aynıyız. Hepimizin kalbi aynı ritimle atıyor ve hepimiz sadece sevilmek, anlaşılmak ve mutlu olmak istiyoruz.

Unutmayın, gökkuşağının her rengi güzeldir ve bu dünya, tüm renkleriyle bir arada olduğunda anlam kazanır. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın ve içinizdeki renkleri asla soldurmayın! Sevgiyle kalın

Scroll to Top