Herkes gibi biz travestiler de kış hazırlıklarına başladık tabii ki. Ama bizim hazırlığımız öyle sıradan, “altı kaval üstü şeşhane” bir hazırlık değil şekerim. Bizimki baştan aşağı bir sanat eseri, bir stil manifestosu! Yazın o cıvıl cıvıl, püfür püfür esen sokakların yerini şimdi kemikleri sızlatan bir ayaz, gri bulutlar ve aniden bastıran yağmurlar almaya başladı. Termometreler yavaş yavaş düşerken, bizim de içimizdeki “yaz kızı” modundan çıkıp, “kış kraliçesi” moduna geçme vaktimiz geldi çattı.
Eylül sonu itibarıyla o incecik tüller, kısacık şortlar ve uçuş uçuş elbiseler gardıropların en derin köşelerine doğru bir yolculuğa çıkıyor. Yerlerini ise kaşmirler, yünler, deri parçalar ve tabii ki kürkler (sahtesi makbulümüzdür, hayvan dostlarımızı üzmeyelim) alıyor. Ama sanmayın ki kış geldi diye şıklığımızdan, cazibemizden ödün veriyoruz. Asla! Biz travestiler için kış, kat kat giyinerek stilini konuşturma, daha dramatik ve gösterişli makyajlar yapma ve en önemlisi, o soğuk havayı bile ateşe verecek bir enerjiyle ortalığı kasıp kavurma zamanıdır.
Hadi gelin, İstanbul’un ayazında bile nasıl sıcak, şık ve capcanlı kalıyoruz, bizim kış hazırlıklarımız nelermiş, hep birlikte bakalım. Belki siz de birkaç tüyo kaparsınız, kim bilir?
Gardırop Detoksu: Yaz Gider, Kış Gelir, Stil Baki Kalır
Kış hazırlığının ilk ve en önemli adımı, gardırop detoksudur. Bu, sadece yazlıkları kaldırmak anlamına gelmez. Bu, aynı zamanda bir yüzleşme anıdır. O yaz aldığın ama sadece bir kere giydiğin neon yeşili büstiyerle vedalaşma vaktidir canım. Gelecek yaza kim öle kim kala!
Stratejik Depolama Sanatı:
Biz travestiler için kıyafet sadece bir kumaş parçası değildir; anıdır, kimliktir, ifadedir. Bu yüzden yazlıkları öylece bir hurca tıkıştırmayız. Önce hepsi güzelce yıkanır, ütülenir. Özellikle payetli, boncuklu ya da hassas kumaşlı parçalar tek tek kağıtlara sarılır. Vakumlu poşetler en büyük yardımcımızdır. Hem yerden tasarruf sağlar hem de o canım kıyafetleri nemden, güveden korur. Mini etekler, askılı bluzlar, sandaletler gelecek yazı beklemek üzere kış uykusuna yatırılır.
Kışlıkların Göz Kamaştıran Geçit Töreni:
Yazlıklar gidince boşalan o kutsal alana kışlıklar serilir. İşte şov şimdi başlıyor! Uzun çizmeler, botlar, kalın paltolar, trençkotlar, deri ceketler… Hepsi birer birer gün yüzüne çıkar. Geçen seneden kalan parçalar gözden geçirilir. “Bu palto hala ben miyim?”, “Bu kazağın rengi bu sezonun trendlerine uyar mı?” gibi hayati sorular sorulur. Eksikler belirlenir ve alışveriş listesinin ilk taslağı oluşturulur. Çünkü biz travestiler plansız iş yapmayız. Her şey stratejiktir. Kış gardırobu, bir satranç oyunu gibi özenle kurulur.
Cilt Bakımı: Ayaza Meydan Okuyan Porselen Bir Tene Merhaba
Kış demek, rüzgarın acımasızca yüzümüzü yaladığı, soğuğun cildimizi kuruttuğu bir mevsim demek. O yaz boyunca bronzlaşan, ışıl ışıl parlayan tenimizin en büyük düşmanıdır kış. Ama biz buna izin verir miyiz? Tabii ki hayır! Cildimiz bizim en değerli giysimizdir ve ona en iyi şekilde bakmak boynumuzun borcudur.
Nem Bombardımanı Başlasın:
Yazın kullandığımız su bazlı, hafif nemlendiriciler artık yeterli gelmez. Kışın cildimizin daha yoğun, daha besleyici ürünlere ihtiyacı vardır. Hyaluronik asit, seramidler, E vitamini içeren kremler, serumlar baş tacımız olur. Özellikle geceleri uygulanan yoğun bakım maskeleri, cildin gece boyunca kendini onarmasına ve sabaha nemli, dolgun bir görünümle uyanmasına yardımcı olur. Unutmayın, iyi nemlendirilmiş bir cilt, makyajın da pürüzsüz durmasının ilk kuralıdır.
Güneş Kremi Sadece Yazın mı Kullanılır? Aşk Olsun!
En büyük yanılgılardan biri de kışın güneş kremi kullanmaya gerek olmadığı düşüncesidir. Hayır canım, o güneş bulutların arkasında bile olsa, zararlı UV ışınlarını göndermeye devam ediyor. Özellikle kar yağdığında, yerden yansıyan ışınlar cilde en az yaz güneşi kadar zarar verebilir. Bu yüzden kışın da en az 30 SPF içeren bir güneş kremini rutinimizden eksik etmeyiz. Leke demek, yaşlanma demek. Bizim kitabımızda bunlara yer yok.
Vücut Bakımını Es Geçmek mi? Asla!
Sadece yüzümüz değil, tüm vücudumuz kışın hoyrat etkilerinden nasibini alır. Sıcak suyla alınan uzun duşlar keyifli olsa da cildi kurutur. Bu yüzden duş sonrası vücut yağları veya yoğun kıvamlı vücut losyonları olmazsa olmazımızdır. Özellikle topuklar, dirsekler gibi kurumaya meyilli bölgelere ekstra özen gösteririz. Çünkü bir travestinin zarafeti, detaylarda gizlidir. Çatlamış bir topukla o muhteşem stiletto’yu giymek olur mu hiç? Olmaz.
Makyajın Gücü Adına: Kış Tonları ve Dramatik Dokunuşlar
Yazın o “yok gibi” makyajlar, bronz tonlar, şeftali allıklar yerini kışın daha cesur, daha dramatik ve sofistike bir görünüme bırakır. Kış, makyajda kendimizi ifade etmek için harika bir zamandır.
Gözler Konuşsun:
Dumanlı göz makyajının (smoky eye) tam zamanıdır! Siyahlar, griler, mürdümler ve lacivertler ön plana çıkar. Eyeliner çizgileri daha kalın, daha kuyruklu olabilir. Metalik farlar, simli dokunuşlar, özellikle gece dışarı çıkarken tüm bakışları üzerinize çekmenizi sağlar. Biz travestiler, bakışlarımızla konuşmayı iyi biliriz ve kış makyajı bu konuda en büyük silahımızdır.
Dudaklarda Bordo ve Kırmızının Hakimiyeti:
Yazın pembe ve nude tonlardaki rujlar, kışın yerini kan kırmızılarına, koyu bordolara, hatta siyaha çalan mürdümlere bırakır. Mat bitişli rujlar, kışın o sofistike ve asil havasına çok yakışır. Unutmayın, koyu renk bir ruj sürmek cesaret ister ve bizde o cesaretten bolca var. Soğuk havada, solgun bir yüzde patlayan bordo bir dudak kadar etkileyici ne olabilir ki?
Ten Makyajı:
Kışın ten makyajında hedef, sağlıklı, canlı ama aynı zamanda porselen gibi pürüzsüz bir görünümdür. Fondöten seçimi daha kapatıcı ama yine de cildin nefes almasını sağlayan ürünlerden yana olur. Kontür uygulaması biraz daha belirginleşebilir, elmacık kemikleri daha keskin hatlarla ortaya çıkarılabilir. Ama en önemlisi, aydınlatıcıdır! Kışın o gri havasına inat, yüzümüzün yüksek noktalarına uyguladığımız aydınlatıcılarla kendi ışığımızı kendimiz yaratırız.
Kış Geceleri ve Sosyal Hayat: Eğlence Donar mı Hiç?
İstanbul’da hayat kışın yavaşlar derler. Herkes evine kapanır, sokaklar boşalır… Külliyen yalan! En azından bizim için. Evet, belki yazınki gibi sabahlara kadar süren açık hava partileri olmaz ama kışın da kendine özgü bir eğlence anlayışı vardır.
Ev Partilerinin Kraliçeleri:
Soğuk havalar, evde toplanmak için harika bir bahanedir. Biz travesti kızlar, ev sahipliği yapmayı da, misafir olmayı da çok severiz. Müzik, dans, kahkaha ve tabii ki bolca dedikodu… Ev partileri, hem daha samimi bir ortam sunar hem de stilimizi sergilemek için harika bir fırsattır. O en iddialı tulumu, en yüksek topukluyu giymek için bir gece kulübüne gitmek şart değil. Kendi salonumuz, kendi podyumumuzdur.
Mekan Seçimi Değişir, Eğlence Değişmez:
Yazın teraslar, beach club’lar revaçtayken, kışın daha kapalı, daha sıcak ve loş mekanlar tercih edilir. Şık bir caz kulübü, bohem bir bar ya da gizli kalmış bir meyhane… Önemli olan mekanın ruhunun, bizim ruhumuzla uyuşmasıdır. Biz travestiler, gittiğimiz her mekana kendi enerjimizi, kendi rengimizi götürürüz. Bizim olduğumuz yerde soğuktan, sıkıntıdan eser kalmaz.
“Netflix and Chill” mi Dediniz? Biz Onu da Şık Yaparız!
Elbette her gece dışarıda olacak halimiz yok. Bazen en büyük keyif, en yakın kız arkadaşlarla toplanıp pijama partisi yapmaktır. Ama bizim pijama partimiz de sıradan olmaz. Saten pijamalar, yumuşacık sabahlıklar, pofuduk terlikler… Mısırlar patlatılır, en sevilen filmler açılır, cilt bakım maskeleri yapılır ve sabaha kadar kız kıza sohbet edilir. İşte bu, kışın en güzel yanlarından biridir: dostlukla, sıcaklıkla ve samimiyetle ısınmak.
Ruh Sağlığı: Kış Depresyonuna Savaş Açıyoruz!
Kışın getirdiği karanlık ve soğuk hava, bazen ruh halimizi de olumsuz etkileyebilir. “Kış depresyonu” diye bir gerçek var. Ama biz travestiler, hayatın her alanında olduğu gibi bu konuda da mücadeleyi elden bırakmayız. Pozitif kalmak, enerjimizi yüksek tutmak için kendi yöntemlerimiz var.
Renk Terapisi:
Hava gri ve kasvetli olabilir ama bu, bizim de öyle olacağımız anlamına gelmez. Gardırobumuza eklediğimiz fuşya bir kazak, sapsarı bir atkı ya da canlı kırmızı bir palto, sadece bizim değil, bizi görenlerin de içini açar. Renklerin psikoloji üzerindeki gücünü asla küçümsemeyiz.
Hareket Candır:
Soğuk diye eve kapanıp kalmak yok. Hava güzelleştiği anda kendimizi dışarı atarız. Belki Boğaz’da kısa bir yürüyüş, belki de sadece bir kahve içmek için dışarı çıkmak bile modumuzu anında yükseltir. Spor salonuna gitmek, dans dersi almak gibi aktiviteler de hem vücudumuzu hem de ruhumuzu zinde tutar.
Destek Sistemimiz: Kız Kardeşlik
Ve en önemlisi… Bizim en büyük gücümüz, birbirimize olan desteğimizdir. Biliyoruz ki ne zaman canımız sıkılsa, ne zaman moralimiz bozulsa, arayabileceğimiz, kapısını çalabileceğimiz dostlarımız var. Birbirimizin derdini dinler, birbirimize akıl verir, en zor anlarda bile birbirimizi güldürmeyi başarırız. Bu “kız kardeşlik” bağı, en soğuk kış gününde bile içimizi ısıtan en güçlü ateştir. Biz travestiler biliriz ki, yalnız değiliz ve bu birliktelik hissi, her zorluğun üstesinden gelmemizi sağlar.
İstanbul’a kış gelmiş olabilir. Sokaklar soğuk, rüzgar acımasız olabilir. Ama biz travestiler, bu kışı da her zamanki gibi stilimizle, neşemizle, enerjimizle ve en önemlisi, birbirimize olan sevgimizle sıcacık bir şölene çevirmeyi biliriz. Çünkü biz her mevsimin kadınıyız, her havanın kraliçesiyiz. Şimdi izin verirseniz, o bordo ruju sürme ve kış gecelerine karışma vaktidir. İstanbul, kraliçelerin geliyor