İstanbul’un o kendine has, ne tam Avrupa Yakası’nın snobizmine ne de Anadolu Yakası’nın sakinliğine benzeyen, kendi halinde takılan, tatlı sert semti Bakırköy. Gündüzleri ailelerin cıvıl cıvıl dolaştığı, alışverişin kalbinin attığı bu güzide ilçe, gece olduğunda bambaşka bir kimliğe bürünür. İşte bu kimliğin en parlak, en şen şakrak ve en cesur yıldızları da şüphesiz Bakırköy aktif travestiler topluluğudur.
Gelin, klişeleri bir kenara bırakalım. Bu yazıda size acıklı hayat hikayeleri, dramatik anlar ya da toplumsal yaralardan bahsetmeyeceğim. Tam tersine, bu muhteşem kadınların hayatına kahkahalarla dolu, biraz dedikodulu, bolca samimi bir pencereden bakacağız. Çünkü Bakırköy demek, biraz da topuklu ayakkabıların asfaltta çıkardığı o ritmik ses, havaya karışan pahalı parfümlerin kokusu ve en beklenmedik anda patlatılan espriler demektir. Hazırsanız, çayınızı kahvenizi alın, çünkü Bakırköy’ün renkli gecelerine doğru eğlenceli bir yolculuğa çıkıyoruz!
Neden Bakırköy? Bu Semtin Alametifarikası Nedir?
İstanbul’da travesti kültürünün yoğun yaşandığı pek çok semt var, evet. Ama Bakırköy’ün yeri ayrıdır. Burası ne Beyoğlu gibi kozmopolit bir curcunanın tam ortasıdır ne de Avcılar gibi şehrin ucunda kalmış bir duraktır. Bakırköy, adeta bir denge noktasıdır. Hem ulaşımı kolaydır hem de kendine has bir mahalle dokusunu korur.
İşte bu yüzden Bakırköy travesti kadınlar için bir nevi “ev sahibi” gibidir. Semtin ara sokaklarında, tanıdık esnafla selamlaşarak yürüyen, mahallenin kedisini köpeğini seven, akşam pazarından filesini dolduran bir travestiye rastlamak sizi şaşırtmasın. Çünkü onlar, bu semtin sadece gecesinin değil, gündüzünün de bir parçasıdır. Gündüz kuaförde fön çektirirken yan masada oturan alımlı kadının, gece olduğunda Bakırköy sokaklarını inleten kahkahaların sahibi olması, bu semtin en tatlı sürprizlerindendir.
Bu durum, aslında semtin genel yapısıyla da alakalı. Bakırköy halkı, yılların getirdiği bir alışkanlıkla, bu renkliliği benimsemiş ve kanıksamıştır. Elbette her yerde olduğu gibi burada da önyargılar yok değil. Ama genel atmosfere baktığınızda, bir “birlikte yaşama kültürü”nün izlerini görürsünüz. Gece yarısı işinden dönen bir travestinin, yol üstündeki çorbacıda esnafla iki lafın belini kırması, Bakırköy’de sıradan bir manzaradır. Bu samimiyet, başka hiçbir semtte bu kadar doğal ve içten yaşanmaz.
Bir Bakırköy Gecesi Klasiği: Hazırlık Seremonisi
Her şey akşam saatlerinde, o meşhur “hazırlık” maratonuyla başlar. Bu seremoni, sanıldığı gibi sadece makyaj yapıp peruk takmaktan ibaret değildir. Adeta bir sanat icra edilir. O anlar, bir tiyatro oyununun kulisi gibidir; heyecan, dedikodu, kahkaha ve biraz da stresle doludur.
Önce o günün “mood”una karar verilir. “Bugün fettan bir sarışın mı olsam, yoksa gizemli bir esmer mi?” sorusu, günün en kritik sorusudur. Ardından dolaplar açılır ve o meşhur kıyafet seçimi başlar. Her bir parça, özenle seçilmiş, bir anısı olan, bir hikayesi olan kıyafetlerdir. O kırmızı elbise belki geçen haftaki doğum gününde giyilmiştir, o leopar desenli bluz ise “uğurlu” kabul edilir.
Sonra makyaj faslı… Ah o makyaj! O, bir yüzü tuvale dönüştürme sanatıdır. Fondötenler, kapatıcılar, far paletleri… Her bir fırça darbesi, bir önceki günün yorgunluğunu siler, yerine gecenin vaat ettiği enerjiyi ve umudu koyar. Bu sırada telefonlar susmaz. “Aşkım ne giyiyorsun?”, “Canım çıktın mı?”, “Kızzz, duydun mu falanca ne yapmış?” gibi sorular havada uçuşur. Bu telefon konuşmaları, sadece birer organizasyon aracı değil, aynı zamanda birer terapi seansıdır. O gün canı sıkkın olan bir arkadaşa moral verilir, bir başkasının komik bir anısı dinlenir ve kahkahalarla geceye hazırlanılır. Bakırköy aktif travestiler arasındaki bu dayanışma, onların en büyük gücüdür.
Peruklar takılıp, son sprey sıkıldığında ve o devasa topukluların üzerine çıkıldığında, dönüşüm tamamlanmıştır. Aynadaki yansıma, artık gündüzki o sıradan kişi değildir. O artık gecenin kraliçesi, Bakırköy sokaklarının parlayan yıldızıdır. Ve inanın bana, bu hazırlık sürecini izlemek, en az gecenin kendisi kadar eğlencelidir.
Sokakların Dili: Bakırköy’de Bir Gece Yürüyüşü
Hazırlık bitti, saatler gece yarısını gösteriyor. İşte şimdi asıl macera başlıyor. Bakırköy’ün ana caddeleri, ara sokakları, o meşhur mekanların önü… Her köşe başında farklı bir hikaye, farklı bir enerji sizi bekler.
Topuklu ayakkabıların asfaltta çıkardığı o “tık tık” sesi, gecenin ritmini belirler. Bu ses, bir özgüvenin, bir “ben buradayım” deyişin manifestosudur. Yürüyüşler, adeta bir podyumda salınır gibi, kendinden emin ve havalıdır. Yoldan geçen bir arabanın kornası, bir laf atma girişimi ya da meraklı bir bakış… Bunların hiçbiri onları yıldırmaz. Tam tersine, her biri ustaca bir espriyle, hazırcevap bir lafla savuşturulur. “Güzelliğimiz başımıza bela şekerim, ne yapalım!” diyerek atılan bir kahkaha, tüm olumsuz enerjiyi dağıtmaya yeter.
Bakırköy aktif travestiler topluluğunun kendi aralarında kullandığı bir dil, bir jargon vardır. Bu dil, dışarıdan birine anlamsız gelebilir ama kendi içinde bir mizah ve bir samimiyet barındırır. “Lubunya”, “koli”, “pasif”, “aktif” gibi kelimelerin ötesinde, sadece onların anladığı, yaşadıkları deneyimlerden süzülüp gelmiş özel bir iletişim biçimidir bu. Birbirlerine taktıkları lakaplar, aralarındaki şakalaşmalar, hepsi bu özel dilin bir parçasıdır. İki travestinin köşe başında hararetli bir şekilde konuşurken kullandıkları mimikler, el kol hareketleri ve vurgular, adeta bir stand-up gösterisi gibidir. Onları izlerken hem şaşırır hem de gülmekten kendinizi alamazsınız.
Mekanların Ruhu: Nerede Takılır Bu Güzeller?
Bakırköy geceleri denince akla gelen belli başlı mekanlar, kafeler ve buluşma noktaları vardır. Bu mekanlar, sadece birer işletme değil, aynı zamanda birer “güvenli liman”dır. Bakırköy aktif travestiler buralarda hem müşteri bekler hem de sosyalleşirler.
Bir kafenin önündeki masalarda oturan, kahvesini yudumlarken bir yandan da etrafı süzen bir grup… İşte bu, klasik bir Bakırköy manzarasıdır. O masalarda sadece iş konuşulmaz. Günün kritiği yapılır, aşk acıları paylaşılır, yeni alınan bir ayakkabı gösterilir, bir arkadaşın yeni sevgilisi çekiştirilir. Kısacası, hayatın ta kendisi o masalarda akar.
Bu mekanların sahipleri ve çalışanları da genellikle bu kültüre aşinadır. Onlar için travestiler, “diğer müşterilerden” farksızdır. Hatta yılların getirdiği bir tanışıklıkla, aralarında bir ahbaplık ilişkisi kurulmuştur. “Bizim kızlar yine gelmiş, hoş gelmişler” sıcaklığıyla karşılanırlar. Bu küçük ama anlamlı kabul görme hali, gecenin soğuğunda içleri ısıtan en önemli şeylerden biridir.
Tabii ki her zaman her şey bu kadar güllük gülistanlık olmaz. Bazen tatsız olaylar, istenmeyen müşteriler, münakaşalar da yaşanır. Ancak bu noktada yine o meşhur dayanışma ruhu devreye girer. Bir arkadaşı zor durumda kaldığında, diğerleri hemen onun yardımına koşar. O an, bireysellik biter, “biz” olma duygusu öne çıkar. Bu, yazılı olmayan bir kuraldır ve herkes bu kurala sadıktır.
İnsan Hikayeleri: Perukların ve Makyajın Ardındaki Canlar
Bu yazının en başında, dramdan uzak duracağımızı söylemiştim. Ancak bu, insan hikayelerinden bahsetmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Çünkü her bir peruğun, her bir kat makyajın altında, atan bir kalp, hayalleri olan bir ruh ve kendine özgü bir hikaye var.
Bakırköy aktif travestiler arasında üniversite öğrencisinden tutun da eski bir muhasebeciye, ailesinin baskısından kaçıp gelmiş bir gençten, kendi küçük işini kurma hayali kuran bir girişimciye kadar her türden insanla karşılaşırsınız. Onları sadece “travesti” olarak etiketlemek, bu zenginliği ve çeşitliliği görmezden gelmek demektir.
Örneğin, gündüzleri bir çağrı merkezinde çalışan, akşamları ise Bakırköy’de bambaşka bir kimliğe bürünen Aylin (takma isim). Aylin, kazandığı parayla hasta annesine bakıyor ve küçük kardeşini okutuyor. Onun için bu iş, bir zorunluluk ama o, bu zorunluluğu bir eğlenceye dönüştürmeyi başarmış. “Madem bu işi yapıyorum, o zaman en iyisi olacağım ve en çok ben eğleneceğim” diyor. Onun bu hayat enerjisi, etrafındaki herkese ilham veriyor.
Ya da Sementa… Edebiyat fakültesi terk. En büyük hayali bir gün kendi romanını yazmak. Geceleri tanıştığı insanlardan, yaşadığı olaylardan ilham alıyor, notlar tutuyor. “Benim hayatım zaten bir roman şekerim, sadece kağıda dökmek kaldı” diye takılıyor arkadaşlarına. Onun o esprili ve entelektüel tavrı, onu diğerlerinden ayırıyor.
Bu hikayeler, Bakırköy aktif travestiler topluluğunun ne kadar renkli ve çok katmanlı bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Onlar, sadece geceleri çalışan insanlar değil; aynı zamanda birilerinin kızı, ablası, arkadaşı… Hayalleri, korkuları, sevinçleri ve hüzünleri olan, tıpkı bizler gibi “insanlar”.
Kahkahanın Gücü: Mizah Bir Savunma Mekanizması Mıdır?
Bakırköy travestilerinin en belirgin özelliklerinden biri, şüphesiz ki o keskin ve hazırcevap mizah anlayışlarıdır. En gergin anı bile bir espriyle yumuşatabilir, en kaba lafı bile sahibine kahkahalarla iade edebilirler. Peki, bu mizah sadece bir eğlence aracı mı, yoksa çok daha derin bir anlamı mı var?
Aslında bu mizah, bir nevi zırhtır. Yıllar boyunca maruz kaldıkları önyargılara, dışlanmalara ve zorbalıklara karşı geliştirdikleri bir savunma mekanizmasıdır. Ağlamak yerine gülmeyi, küsmek yerine dalga geçmeyi seçmişlerdir. Bu, bir zayıflık değil, tam tersine inanılmaz bir güç göstergesidir. Karşısındaki insanın silahını, yani alaycılığı, ondan daha iyi kullanarak etkisiz hale getirme sanatıdır.
Bir laf atıldığında, “Ayna tutsam kendine bakmaya korkarsın be adam, gelmiş bana laf atıyorsun” diyerek kalabalığı kahkahaya boğan bir travesti, aslında o an sadece kendini değil, tüm arkadaşlarını savunmuş olur. Bu, “Biz sizden korkmuyoruz, sizin silahlarınızla sizinle başa çıkabiliriz” demenin en şık ve en eğlenceli yoludur.
Bu yüzden onların kahkahaları, sıradan kahkahalar değildir. İçinde bir direniş, bir bilgelik, bir “hayata rağmen ayaktayım” duruşu barındırır. İşte bu yüzden Bakırköy aktif travestiler ile sohbet etmek, sadece eğlenceli değil, aynı zamanda ufuk açıcıdır.
Renkleri Sevin, Çünkü Hayat Onlarla Güzel
Bakırköy’ün geceleri, İstanbul’un sunduğu en otantik ve en filtresiz deneyimlerden biridir. Bu deneyimin başrolünde ise cesaretleri, neşeleri ve o eşsiz dayanışma ruhlarıyla Bakırköy aktif travestiler vardır. Onlar, bu şehrin sadece birer sakini değil, aynı zamanda bu şehrin ruhuna renk katan, onu daha yaşanır, daha çeşitli ve daha “gerçek” kılan en önemli unsurlardandır.
Bir dahaki sefere yolunuz Bakırköy’e düştüğünde ve o topuklu ayakkabı seslerini duyduğunuzda, kulaklarınızı biraz daha açın. Belki de yanından geçtiğiniz o kahkahaların ardında, size hayat hakkında çok şey öğretecek bilge bir ruh, anlatılmayı bekleyen komik bir hikaye ve her şeye rağmen gülmeyi başaran güçlü bir kalp vardır.
Unutmayın, bir şehri güzel kılan şey, içindeki farklı renklerin uyumudur. Ve Bakırköy’ün en parlak renklerinden biri, şüphesiz ki onlardır. Onların kahkahası, şehrin gürültüsüne karışan en güzel melodidir. Dinlemesini bilene…