Bugün size öyle birinden bahsedeceğim ki, Fındıkzade semtinin sokakları onun kahkahalarıyla yankılanıyor, adı anıldığında yüzlerde güller açıyor. Evet, tahminleriniz doğruysa alkışları alayım lütfen! Konumuz, İstanbul gecelerinin parlayan yıldızı, sohbetin kraliçesi, eşi benzeri olmayan travesti Rüya!
Şimdi arkanıza yaslanın, kahvenizi, çayınızı alın. Çünkü sizi Fındıkzade’nin ara sokaklarında, bol kahkahalı, biraz da “ayol neler olmuş” dedirten bir yolculuğa çıkaracağım. Bu yazıda sadece bir isimden değil, bir fenomenden, bir yaşam enerjisinden bahsedeceğiz. Hazırsanız kemerlerinizi bağlayın, çünkü travesti Rüya ile tanışınca hayatınızın neşesi en az iki katına çıkacak, benden söylemesi!
Fındıkzade Neden Bir Başka Güzel? Cevap: Travesti Rüya Faktörü!
İstanbul malumunuz, her köşesi ayrı bir hikaye, her semti ayrı bir dünya. Ama Fındıkzade’nin son zamanlarda bir başka havası var, sanki sokaklarına sihirli bir değnek dokunmuş gibi. İnsanlar daha bir neşeli, esnafın yüzü daha bir gülüyor. Merak edip küçük bir araştırma yaptım, “Nedir bu Fındıkzade’deki pozitif enerjinin kaynağı?” diye sordum. Cevap hep aynı kapıya çıktı: travesti Rüya.
Düşünsenize, günün bütün stresi omuzlarınıza binmiş. Patron dırdırı, trafik çilesi, faturalar derken ruhunuz çekilmiş. Kendinizi Fındıkzade’nin sakin ama bir o kadar da hareketli atmosferine atıyorsunuz. Sonra bir kahkaha duyuyorsunuz, öyle içten, öyle bulaşıcı ki istemsizce siz de gülümsüyorsunuz. İşte o kahkahanın sahibi büyük ihtimalle bizim Rüya’dır. Kendisi adeta mobil bir mutluluk merkezi gibi. Yanına uğrayan dertlerini unutuyor, yerine bir torba dolusu neşeyle evine dönüyor.
Geçenlerde mahalle bakkalı Rıza amcaya rastladım. “Rıza amca,” dedim, “sendeki bu keyfin sırrı ne?” Gözleri parladı, “Ah be evladım,” dedi, “bizim Rüya uğradı sabah. İki lafın belini kırdık, yine güldürdü beni. O kız bu mahalleye Allah’ın bir lütfu.” İşte travesti Rüya etkisi tam olarak bu. Dokunduğu her hayata bir parça renk, bir tutam kahkaha bırakıyor. O sadece bir birey değil, Fındıkzade’nin sosyal dokusunun en önemli ipliklerinden biri haline gelmiş durumda.
“Ayol Sıkıldım!” Demeye Son: Rüya ile Zaman Nasıl Geçer Anlamazsınız
Hayat bazen ne kadar monoton olabiliyor, değil mi? Aynı rutinler, aynı yüzler, aynı muhabbetler… İnsan bazen “Şöyle farklı biriyle tanışsam da iki çift laf etsem, ufkum açılsa,” diyor. İşte bu noktada size tek bir adres veriyorum: Fındıkzade. Ve tek bir isim: travesti Rüya. Onunla sohbet etmek, sıkıcı bir belgesel izlerken bir anda kendinizi aksiyon filminin içinde bulmak gibi. Ne zaman ne diyeceği, hangi anısıyla sizi kahkahalara boğacağı asla belli olmaz.
Bir arkadaşım anlattı, geçenlerde morali çok bozukken soluğu Rüya’nın yanında almış. “Hayat çok anlamsız geliyor Rüya,” demiş. Rüya şöyle bir süzmüş arkadaşı, sonra patlatmış bombayı: “Canım, hayat anlamsız değil, sen yanlış yere bakıyorsun. Bak mesela benim bu yeni aldığım ayakkabılara, sence de çok anlamlı değiller mi? Bütün bir maaşı yatırdım ama bak nasıl da parlıyorlar! Hayata biraz da böyle bakmak lazım.” Arkadaşım o an bütün derdini unutup ayakkabıların güzelliğine ve Rüya’nın bu kıvrak zekasına gülmekten kendini alamamış.
İşte travesti Rüya böyle bir kadın. En derin felsefi sorunları bile bir ayakkabı metaforuyla çözebilecek pratik bir zekaya sahip. Onunla geçireceğiniz bir saat, inanın bana, on seans terapiye bedel. Size hayatın aslında o kadar da ciddiye alınmaması gereken, içinde bolca neşe ve espri barındıran bir oyun olduğunu hatırlatır. Onun dünyasında can sıkıntısına yer yoktur. Çünkü o, her anı dolu dolu yaşamayı ve yaşatmayı bilen gerçek bir hayat sanatçısıdır.
Travesti Rüya ile Bir Gün: Beklentiler ve Gerçekler
Şimdi aklınızda şöyle bir soru olabilir: “Peki, travesti Rüya ile bir araya gelmek nasıl bir deneyim?” Hemen anlatayım canlarım. Sakın ola ki kendinizi kasıntı, yapmacık bir ortama hazırlamayın. Rüya’nın yanında protokol, resmiyet gibi kelimelere yer yoktur. O, sizi yıllardır tanıdığı bir dostu gibi karşılar.
Beklenti: Belki biraz utangaç, çekingen bir başlangıç yaparım.
Gerçek: Daha “Merhaba” demeye kalmadan Rüya’nın “Hoş geldin ayol, neredeydin sabahtan beri, seni bekliyordum!” nidasıyla kendinizi 40 yıllık ahbap gibi hissedersiniz. O an buzlar erir, duvarlar yıkılır.
Beklenti: Acaba ne konuşsam, konu bulmakta zorlanır mıyım?
Gerçek: Konuşmanıza gerek kalmaz, çünkü Rüya adeta bir stand-up şovmeni gibi konuları peşi sıra açar. Siyasetten magazine, mahalle dedikodularından dünya meselelerine öyle bir geçiş yapar ki, siz sadece dinleyip gülmekle meşgul olursunuz. Sizin tek yapmanız gereken aralara “Aaa, sahi mi?”, “Yok artık!” gibi şaşkınlık nidaları serpiştirmek.
Beklenti: Ciddi biriyimdir, kolay kolay gülemem.
Gerçek: Hah! İşte buna en çok ben gülerim. Travesti Rüya gibi bir espri makinesinin yanında gülmemek imkansızdır. Öyle bir an gelir ki, yaptığı bir taklit, anlattığı bir fıkra ya da sadece bir yüz ifadesiyle sizi gözlerinizden yaş gelene kadar güldürebilir. Kendisi, en somurtkan insanı bile bir kahkaha makinesine dönüştürme potansiyeline sahiptir.
Kısacası, Rüya ile bir araya gelmek, sürprizlerle dolu bir hediye paketini açmak gibidir. İçinden ne çıkacağını asla bilemezsiniz ama her zaman yüzünüzü güldüreceği garantidir. O, İstanbul’un gri karmaşası içinde rengarenk bir vahadır.
Neden Herkes Travesti Rüya’yı Seviyor?
Bu sorunun cevabı aslında çok basit: Samimiyet. Günümüz dünyasında herkesin bir maske taktığı, olduğundan farklı görünmeye çalıştığı bir ortamda, travesti Rüya tamamen “kendisi” gibi. Ne düşünüyorsa onu söyler, ne hissediyorsa onu yaşar. Bu filtresiz ve içten hali, insanları mıknatıs gibi kendine çekiyor.
Onunla sohbet ederken asla yargılanma korkusu yaşamazsınız. Çünkü o, insanları dış görünüşleri, statüleri ya da kimlikleriyle değil, kalpleriyle görür. Belki de bu yüzden Fındıkzade’deki herkes, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden ona bir sırdaş, bir abla, bir kardeş gibi yaklaşıyor. Derdini anlatan mı istersiniz, sevincini paylaşan mı… Rüya’nın kapısı ve kalbi herkese açıktır.
Bir keresinde şahit oldum, üniversiteli genç bir kız ağlayarak Rüya’ya bir şeyler anlatıyordu. Rüya, o devasa cüssesi ve şen kahkahalarıyla bilinen kadın, o an dünyanın en şefkatli ablasına dönüşmüştü. Kızı dinledi, sarıldı, teselli etti. “Üzülme be güzelim,” dedi, “hayat bu, bazen düşürür ama önemli olan kalkıp daha güçlü yürümektir. Bak bana, kaç kere düştüm ama her seferinde daha parlak topuklularla kalktım ayağa!” İşte bu sahne, travesti Rüya fenomeninin özetiydi. Güçlü, komik ama bir o kadar da merhametli ve bilge.
Onun bu çok yönlü karakteri, onu sadece eğlenceli bir arkadaş değil, aynı zamanda güvenilir bir dost yapıyor. İnsanlar ondaki bu sahiciliği, bu katıksız insan sevgisini görüyor ve bu yüzden onu çok seviyorlar. Fındıkzade’nin sokakları, onun bu pozitif enerjisiyle adeta kutsanmış gibi.
Hayat Kısa, Rüya Fındıkzade’de Bekliyor!
Size Fındıkzade’nin neşe kaynağı, İstanbul’un en özel karakterlerinden biri olan travesti Rüya‘yı dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Ama inanın, kelimeler bu deneyimi anlatmaya yetersiz kalır. Onu gerçekten anlamak için o kahkahayı duymak, o sıcak sohbetin bir parçası olmak gerekir.
Hayatın stresi, monotonluğu ve anlamsızlığı üzerinize geldiğinde, kendinize bir iyilik yapın. Atlayın bir vasıtaya, Fındıkzade’nin yolunu tutun. Orada, sizi tüm samimiyetiyle, kocaman gülümsemesiyle ve asla bitmeyen enerjisiyle bekleyen bir travesti Rüya var. Gidin, tanışın, sohbet edin. Emin olun, yanından ayrılırken yüzünüzde kocaman bir gülümseme, kalbinizde ise uzun süre gitmeyecek bir sıcaklık olacak.
Unutmayın, hayatı güzelleştiren şeyler bazen en beklemediğimiz yerlerde, en sıra dışı insanlarda gizlidir. Travesti Rüya da İstanbul’un bize sunduğu en güzel sürprizlerden biri. Bu şehre ve bu hayata kattığı renk için ona ne kadar teşekkür etsek az.
Bir sonraki dedikodu ve kahkaha dolu yazımızda görüşmek üzere, şimdilik hoşça kalın ve bol bol gülmeyi unutmayın! Unutmayın, Fındıkzade’de sizi bekleyen bir Rüya var

