Bugün öyle bir konuya dalıyoruz ki, okurken “Ayyy evet, keşke olsa!” diye çığlık atacağınıza, hatta dilek ağacına çaput bağlamaya koşacağınıza eminim. Konumuz: Mükemmel bir İstanbul’da travesti kafesi nasıl olmalı?
Ah, İstanbul… Bizi bir ucundan diğerine savuran, bazen ağlatan, çoğu zaman güldüren, her sokağında ayrı bir anı biriktirdiğimiz bu kadim şehir. Peki, bu şehrin keşmekeşinde biz lubunların şöyle bir soluklanacağı, kahvesini yudumlarken kendini kraliçe gibi hissedeceği, yargılanmadan, çekinmeden var olacağı bir mekanı yok mu? Elbette var olan güzel mekanlarımız var, onlara lafımız yok. Ama biz bugün hayal kuruyoruz. En frapan, en şıkır şıkır, en “bizden” olan o kafenin menüsünden dekorasyonuna, müziğinden tuvalet kapısındaki yazıya kadar her detayını birlikte tasarlayacağız. Hazırsanız, hayal gücümüzün topuklularını giyip bu tatlı yolculuğa çıkalım!
Adı Ne Olmalı? O İsim Ki Dillere Destan Olmalı!
Her şey isimle başlar, değil mi ama? Öyle bir isim bulmalıyız ki, duyanın aklında kalsın, merak uyandırsın, gülümsetsin. Klişe “Rainbow Cafe” ya da “Pride Lounge” gibi isimleri bir kenara bırakalım. Bize daha yaratıcı, daha bizden bir şeyler lazım.
- “Peruklu Kahve”: Hem sevimli, hem akılda kalıcı. Düşünsenize, arkadaşınızı arayıp “Canım, akşama Peruklu’da bir kahve içelim mi?” diyorsunuz. Ne kadar şık!
- “Topuk Tıkırtısı”: Sadece bir ses değil, bir duruş bu! Mekanın enerjisini daha kapıdan hissettiriyor.
- “Lubunya’nın Yeri”: Net, samimi ve doğrudan. Aidiyet hissini anında veren, sıcak bir isim.
- “Ruj İzi”: Biraz flörtöz, biraz gizemli. Bardaklarda kalacak ruj izlerine tatlı bir gönderme.
Benim favorim sanırım “Peruklu Kahve”. Sizin aklınıza daha parlak bir fikir gelirse yorumlara yazmayı unutmayın, oylama yaparız! Sonuçta bu kafe hepimizin.
Dekorasyon: Göz Alıcı Ama Asla Rükuş Değil
Geldik en sevdiğim kısma: Dekorasyon! Burası bizim kalemiz olacak, o yüzden her köşesi ruhumuzu yansıtmalı. Öyle minimalist, soğuk, bembeyaz duvarlı bir yer düşünmüyorum. Aksine! Renkli, canlı, eklektik ama asla göz yormayan, zevkli bir karmaşa hayal ediyorum.
Renk Paleti: Bordo, zümrüt yeşili, lacivert gibi doygun ve asil renklerin kadife dokularla buluştuğunu düşünün. Bunların arasına serpiştirilmiş altın ve pirinç detaylar… Ay, anlatırken bile içim bir hoş oldu! Duvarlarda belki cesur bir duvar kağıdı, mesela art-deco desenli ya da egzotik kuş figürlü… Ama sadece bir duvarda, abartıya kaçmadan.
Mobilyalar: Rahatlık birinci önceliğimiz. Saatlerce oturup dedikodu yapacağımız, dertleşeceğimiz o koltuklar bulut gibi olmalı. Farklı tarzda ama birbiriyle uyumlu kadife koltuklar, belki birkaç vintage berjer, masaların da hepsi aynı olmak zorunda değil. Bir köşede daha büyük gruplar için ahşap, geniş bir masa, diğer yanda iki kişilik, daha romantik, mermer tablalı bistrolar… Herkes kendi moduna göre yerini seçebilmeli.
Aydınlatma: O tepeden vuran, bütün kusurları ortaya çıkaran floresan ışıkları mı? Asla! Loş, sıcak, davetkar bir aydınlatma şart. Büyük, gösterişli bir avize mekanın odak noktası olabilir. Masalarda minik abajurlar ya da mumlar… Işık, mekanı sihirli kılan en önemli unsurdur, unutmayın. Makyajımızı en güzel gösteren ışığı bulana kadar deneme yaparız, gerekirse ışık mühendisiyle flört ederiz, o ayrı!
Sanat ve Detaylar: Duvarlar boş kalmasın! İstanbul’da travesti hayatının farklı anlarını yansıtan yetenekli fotoğrafçıların eserleri, queer sanatçıların tabloları, belki ikonik film afişlerinin lubunca yorumlanmış halleri… Her köşede keşfedilecek bir detay olmalı. Mesela tuvalet kapılarında kadın/erkek figürü yerine “Peruklular/Peruksuzlar” ya da “Makyaj Tazeleyenler/Diğerleri” gibi esprili ikonlar olabilir. Aynaların kenarlarına da “Bugün harika görünüyorsun şekerim!” gibi minik, motive edici yazılar yapıştırabiliriz.
Menü: Hem Göze Hem Mideye Hitap Eden Lezzetler
Bir kafeyi kafe yapan şey elbette menüsüdür. Öyle sıkıcı, her yerde bulunan şeyleri değil, özel ve akılda kalıcı lezzetleri hak ediyoruz.
Kahveler ve Çaylar: Elbette kaliteli kahve çekirdeklerinden yapılan temel kahveler (latte, cappuccino vs.) olacak. Ama bizim spesiyallerimiz de olmalı!
- “Diva’nın Baharatlı Lattesi”: İçinde bir tutam tarçın, bir fiske muskat olan, kış aylarında içimizi ısıtacak bir lezzet.
- “Lubunya Buzlu Çayı”: Hibiskus, gül ve taze naneyle hazırlanan, rengiyle bile insanı baştan çıkaran, ferahlatıcı bir içecek.
- “Gece Kuşu Türk Kahvesi”: Bildiğimiz Türk kahvesi ama yanında fal için minik bir rehber kartıyla servis ediliyor. “Bugün falında topuklu ayakkabı çıktı, yeni bir aşka yelken açabilirsin!” gibi esprili yorumlar olabilir.
Tatlılar: Tatlı krizi bizim ikinci adımız! Bu yüzden tatlı vitrinimiz bir hazine sandığı gibi olmalı.
- “Gökkuşağı Cheesecake”: Sadece görüntüsüyle değil, her katmanında farklı bir meyve aromasıyla (limon, çilek, böğürtlen) damak çatlatan bir lezzet.
- “Skandal Profiterol”: Klasik profiterolün bitter çikolata ve hafif acı biberli bir sosla buluşmuş hali. Tatlı ve acının o kışkırtıcı dansı!
- “Glitter Brownie”: Üzeri yenilebilir simlerle kaplı, içi akışkan çikolatalı, yoğun bir brownie. Her ısırıkta parti!
Tuzlular ve Atıştırmalıklar: Sadece tatlıyla olmaz, acıkan karınları da doyurmak lazım.
- Avokadolu Tostun “Bizim Versiyonu”: Ekşi maya ekmek üzerine avokado püresi, nar taneleri, tulum peyniri ve biraz pul biber. Hem sağlıklı hem leziz.
- “Paylaşmalık Tabak”: İçinde humus, muhammara, zeytin, peynir çeşitleri, grissini gibi lezzetlerin olduğu, dedikodu seanslarının vazgeçilmezi olacak bir tabak.
- Haftanın Çorbası: “Dert Dinleyen Çorba”: Her hafta değişen, anne eli değmiş gibi, şifalı ve doyurucu bir çorba.
Müzik ve Etkinlikler: Ruhumuzun Gıdası
Müzik, mekanın ruhunu belirler. Gündüz saatlerinde daha sakin, sohbet etmeye uygun, caz, soul, belki Sezen Aksu’nun, Ajda Pekkan’ın daha az bilinen, naif şarkılarının olduğu bir liste çalabilir. Akşama doğru ise volüm hafifçe yükselir, ritim artar. 80’ler, 90’lar Türkçe ve yabancı pop, disko klasikleri… İnsanları oturduğu yerde hafifçe kıpırdatan, enerji veren şarkılar.
Ama bizim kafemiz sadece bir kafe olmayacak, aynı zamanda bir buluşma, bir paylaşım noktası olacak!
- Drag Queen Okuma Günleri: Sadece çocuklara değil, büyüklere de! Bir drag queen’in masal kitaplarını ya da sevdiği bir romanı kendi yorumuyla, teatral bir şekilde okuduğu etkinlikler.
- Açık Mikrofon Geceleri: Şiirini okumak, stand-up yapmak, şarkı söylemek isteyen herkese açık bir sahne. Kim bilir ne yetenekler keşfederiz!
- Makyaj Atölyeleri: Profesyonel makyaj sanatçılarının ya da deneyimli drag queen’lerin kontür, eyeliner, glitter kullanımı gibi konularda workshop’lar düzenlediği eğlenceli etkinlikler.
- Film Gösterimleri: Queer sinemasının klasiklerini veya yeni çıkan bağımsız filmleri izleyebileceğimiz, sonrasında üzerine sohbet edebileceğimiz sinema akşamları. İstanbul’da travesti camiasını bir araya getirecek ne güzel bir bahane!
- Pazar Brunch’ları: “Dedikodu Brunch’ı” adıyla düzenlenebilecek, uzun, yayılmalı, bol çeşitli pazar kahvaltıları. Geçen haftanın kritiğini yapmak için birebir!
Personel: Güleryüz ve Samimiyetin Adresi
Bir mekanı en değerli kılan şey, içindeki insanlardır. Hayalimizdeki kafenin personeli, kapıdan giren herkesi bir misafir gibi karşılayan, güleryüzlü, ön yargısız ve yardımsever kişilerden oluşmalı. Kimin hangi zamiri kullandığını sormaktan çekinmeyen, herkesin kendini rahat ve güvende hissetmesini sağlayan bir ekip… Bu, mekanın en önemli imzası olur. Baristanın size “Her zamankinden mi canım?” diye sorması, o gün modunuz düşükse “Neyin var, anlatmak ister misin?” diyecek kadar samimi olması… İşte bu paha biçilmez.
Neden Böyle Bir Yere İhtiyacımız Var?
Çünkü İstanbul’da travesti olmak, trans olmak, lubunya olmak bazen yorucu. Sürekli diken üstünde olmadan, bakışlardan rahatsız olmadan, varoluşunu açıklamak zorunda kalmadan bir kahve içmek lüks olmamalı. Bu bir ihtiyaç.
Böyle bir kafe, sadece bir yeme-içme mekanı değil;
- Bir Güvenli Alan: Kendin olmaktan korkmayacağın, saçının renginden kıyafetinin dekoltesine kadar kimsenin seni yargılamayacağı bir sığınak.
- Bir Sosyalleşme Merkezi: Yeni insanlarla tanışabileceğin, yalnız olmadığını hissedeceğin, flört edebileceğin, dostluklar kurabileceğin bir platform.
- Bir Dayanışma Noktası: Düzenlenecek etkinliklerle, panellerle, atölyelerle hem eğlenip hem de birbirimizden güç alacağımız bir topluluk merkezi.
- Bir Görünürlük Alanı: Toplumun geri kalanına da “Biz buradayız, renkliyiz, güçlüyüz ve harika kahveler yapıyoruz!” deme şekli.
Hayalini kurduğumuz bu mekan, İstanbul’da travesti kültürünün kalbinin atacağı, kahkahaların duvarlarında yankılanacağı, ruj izlerinin en güzel anıları mühürleyeceği bir yer olmalı. Belki bir gün birimiz bu hayali gerçekleştirir, kim bilir? O gün gelene kadar hayal kurmaya, birbirimize destek olmaya ve her koşulda parlamaya devam edelim.
Siz bu hayali kafede başka neler olsun isterdiniz? Menüye hangi tatlıyı eklerdiniz? Duvarlara kimin posterini asardınız? Yorumlarda buluşalım, bu hayali birlikte büyütelim!
Unutmayın, en güzel mekan, içinde kendimizi evimizde hissettiğimiz yerdir.
Kocaman öpücükler ve bol simli günler

