gecelik şişli travesti macerası

Gecelik Şişli Travesti Macerası ve Beklenmedik Anlar

Yedi tepeli şehir İstanbul, bitmeyen enerjisi, boğazın o eşsiz kokusu ve tabii ki asla uyumayan geceleri… Hele bir de konu Şişli olunca, akan sular durur. Gündüzleri iş merkezlerinin, alışverişin ve koşuşturan insanların kalbi olan Şişli, gece olunca bambaşka bir kimliğe bürünür. Işıklar yanar, müzik sesleri yükselir ve şehrin en renkli karakterleri sahneye çıkar. İşte bu sahnede başrolü kapanlardan biri de, hiç şüphesiz, gecelik Şişli travesti deneyimleridir.

Şimdi size bir sır vereyim mi? Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde, aklımda klişe bir anlatı vardı. Ama sonra durdum ve düşündüm. Hayır, bu öyle bir yazı olmayacak. Bu, size Şişli’nin arka sokaklarında, bir apartman dairesinde ya da lüks bir otel odasında yaşanan, kahkahalarla dolu, biraz absürt, biraz da düşündürücü bir gecelik Şişli travesti macerasının içten bir dökümü olacak. Çünkü hayat, planladığımız gibi gitmediğinde daha eğlenceli değil midir?

Her şey, yakın bir arkadaşım olan Can’ın (ismi elbetteki değişik, gizliliğe saygımız sonsuz) o meşhur “abi bir gece yaşayalım, unutulmaz olsun” gazıyla başladı. Can, hayatında bir kere olsun bu renkli dünyanın kapısını aralamak istiyordu. Merak, biraz heyecan ve bolca “acaba nasıl olur?” sorusuyla dolu bir haldeydi. Ben de ona rehberlik etme görevini üstlenmiştim. Hedefimiz belliydi: Şişli’de, güvenilir, eğlenceli ve beklentilerimizi karşılayacak bir gecelik Şişli travesti deneyimi yaşamak.

Bölüm 1: Ön Hazırlık ve O Meşhur Telefon Görüşmesi

Bu tür maceralar “hadi gidelim” demekle olmuyor, en azından bizim gibi planlı (ya da evhamlı) insanlar için. Önce internetin derinliklerine daldık. Karşımıza çıkan siteler, profiller, yorumlar arasında adeta bir dedektif gibi iz sürdük. Amacımız, sadece güzel birini bulmak değil, aynı zamanda muhabbeti saran, enerjisi yüksek ve en önemlisi “sahte profil” tuzağına düşmeyeceğimiz birini bulmaktı. İşte bu noktada SEO kelimeleri hayat kurtarır. Arama çubuğuna “gecelik Şişli travesti” yazdığınızda karşınıza çıkan okyanusta doğru gemiyi bulmak, biraz tecrübe biraz da şans gerektirir.

Saatler süren araştırmanın ardından, sonunda “İşte bu!” dediğimiz bir profil bulduk. Adı Afet’ti. Fotoğraflarında hem alımlı hem de eğlenceli bir havası vardı. Profilindeki “Sadece gülmek ve güldürmek için buradayım, drama queen’ler uzak dursun” notu, kararımızı perçinledi. Can, titreyen ellerle telefonu aldı ve o tarihi aramayı gerçekleştirdi.

Telefonun diğer ucundaki ses, beklediğimiz gibi kadifemsi ve kendinden emindi. Fiyat, konum ve saat konusunda anlaştıktan sonra Afet’in o meşhur sorusu geldi: “Tatlım, gelirken ne getiriyorsunuz?” Can bir an duraksadı, “Ne getirmemiz gerekiyor ki?” diye safça sordu. Afet’in kahkahası telefonun diğer ucundan odamıza doldu. “Şaka yapıyorum civciv, sadece neşeni ve enerjini getir yeter. Bir de gelirken markete uğrayıp iki kutu vişne suyu kaparsan süper olur, tansiyonum düşüyor da arada.”

İşte o an anladık ki doğru kişiyi bulmuştuk. Bu, sadece mekanik bir buluşma olmayacaktı. Bu, içinde mizah, vişne suyu ve potansiyel tansiyon düşüklüğü barındıran gerçek bir macera olacaktı.

Bölüm 2: Şişli Sokaklarında Bir Gece Yarısı Yürüyüşü ve Apartman Macerası

Anlaştığımız saatte Şişli’nin ara sokaklarından birinde, elimizde poşete koyduğumuz iki kutu vişne suyuyla adresi arıyorduk. Navigasyonun bizi getirdiği yer, eski ama bakımlı bir apartmandı. Zile bastık ve diyafondan yine o kendinden emin ses yükseldi: “Kim ooo?”

“Biz, vişne suyu kuryeleri!” diye şakayla karşılık verdim. Kapı “bzzzzt” sesiyle açıldı ve biz de maceranın bir sonraki etabına, yani merdivenlere adım attık. Dördüncü kata çıkarken nefes nefese kalan Can’a bakıp gülüyordum. “Unutulmaz geceye bak, daha başlamadan tıkandık” diye homurdandı.

Kapıyı çaldığımızda, karşımızda profildekinden bile daha etkileyici bir Afet duruyordu. Uzun, dalgalı sarı saçları, abartıdan uzak ama etkileyici makyajı ve üzerinde saten bir sabahlıkla bizi karşıladı. Ama asıl bomba, ayaklarındaydı. Yaklaşık 15 santimlik, tüylü, pembe bir terlik giyiyordu. “Hoş geldiniz bebişler, ayakkabılarınızı kapının önüne alalım, ev yeni temizlendi” dedi ve o devasa topuklularla bir balerin zarafetiyle arkasını dönüp salona yürüdü. Biz Can’la birbirimize baktık. Bu gece, tahmin ettiğimizden çok daha komik geçecekti.

Salona girdiğimizde bizi bir sürpriz daha bekliyordu. Koltukta oturan, Afet’in deyimiyle “ev arkadaşı ve yancısı” olan bir başka travesti, Esmeray vardı. Esmeray, Afet’in aksine daha sakin, daha gizemli bir havaya sahipti. Elindeki tabletten fal bakıyordu. Bizi görünce tableti kenara koyup “Hoş geldiniz, kısmetinizle geldiniz valla. İkinizin de yolunda bir sürü para ve bir adet de sarışın görünüyor” dedi, gözünü Afet’e kırparak.

Vişne sularını mutfağa bırakıp salona döndüğümüzde, Afet bize yer gösterdi. Ortam gergindi desek yalan olur, aksine inanılmaz derecede rahat ve samimiydi. Sanki yıllardır tanıdığımız arkadaşlarımızın evine gelmiş gibiydik. İşte o an anladım ki, bir gecelik Şişli travesti deneyimini özel kılan şey, sadece fiziksel bir birliktelik değil, aynı zamanda kurulan o anlık, filtresiz ve yargısız bağdı.

Bölüm 3: Muhabbet, Kahkahalar ve Bir Travestinin Bilinmeyen Yönleri

İlk yarım saat, klasik tanışma faslı ve havadan sudan muhabbetle geçti. Can’ın gerginliği yavaş yavaş çözülüyor, ben ise ortamın keyfini çıkarıyordum. Afet, inanılmaz bir hikaye anlatıcısıydı. Başından geçen komik olayları, karşılaştığı tuhaf insanları ve bu “işin” perde arkasını öyle bir anlatıyordu ki, kahkahalarla yerlere yatıyorduk.

Bir ara konu, “gecelik Şişli travesti” arayışında olan erkeklerin beklentilerine geldi. Afet, eline bir yastık alıp ciddileşti ve şöyle dedi: “Bakın çocuklar, insanlar bizi sadece bir fantezi objesi olarak görüyor. Bizi ararken akıllarında sadece tek bir şey oluyor. Ama biz ondan çok daha fazlasıyız. Bizim de hayallerimiz, korkularımız, ödediğimiz faturalar var. Mesela ben, gizli bir MasterChef hayranıyım. Bütün gün Somer Şef’i izleyip evde kendi kendime yemeklere puan veriyorum.”

Bu itiraf o kadar beklenmedikti ki, bir an duraksadık ve sonra hep birlikte gülmeye başladık. Esmeray atıldı, “Bu daha ne ki, geçen gün beni arayan bir adam, buluşmadan önce ona telefonda üç tane Karadeniz fıkrası anlatmamı istedi. Neden dedim, ‘ses tonunuz tam fıkra anlatmalık’ dedi. Ben de anlattım tabii, ne yapayım, müşteri velinimetimizdir.”

Bu sohbet, geceye bambaşka bir boyut kattı. Karşımızda sadece cinsel kimlikleriyle var olan iki insan yoktu. Karşımızda, Somer Şef’i seven, Karadeniz fıkraları anlatan, gelecekten kaygı duyan, hayata tutunmaya çalışan iki güçlü kadın vardı. Onların dünyasına misafir olmak, sadece bir cinsel deneyim yaşamaktan çok daha fazlasıydı. Bu, bir empati kurma, anlama ve saygı duyma seansıydı. Gecenin en başında aklımızdaki “gecelik Şişli travesti” etiketi, yerini yavaş yavaş “Afet ve Esmeray’la bir akşam” samimiyetine bırakıyordu.

Can, bu rahat ortamdan cesaret alarak en merak ettiği soruyu sordu: “Peki hiç başınıza kötü bir olay geldi mi? Korkmuyor musunuz?”

Afet derin bir nefes aldı. “Korkmaz olur muyuz civciv… Bu işin en zor yanı o. Her kapıyı açtığında, karşına kimin çıkacağını bilemiyorsun. İyi niyetli, sadece eğlenmek isteyen senin gibi insanlar da geliyor; kafası karışık, ne istediğini bilmeyen, hatta şiddete meyilli olanlar da… Ama yıllar içinde bir tür altıncı his geliştiriyorsun. Telefon konuşmasından, ses tonundan, sorduğu sorulardan az çok anlıyorsun kimin ne mal olduğunu. Bir nevi insan sarrafı oluyorsun. Zaten o yüzden Esmeray’la birlikte kalıyoruz. Birbirimize göz kulak oluyoruz. Bu işte en önemli şey, sağlam bir dostunun olmasıdır.”

Bu sözler, odadaki neşeli havayı bir anlığına dağıttı. Hepimiz bir an durup düşündük. Dışarıdan bakıldığında ne kadar renkli, parlak ve eğlenceli görünse de, bu hayatın içinde ne kadar büyük riskler ve zorluklar barındırdığını bir kez daha anladık.

Bölüm 4: Beklenmedik Misafir ve Vişne Suyunun Gücü

Tam sohbetin en derin yerindeyken, kapı çaldı. Afet ve Esmeray birbirine baktı. “Bu saatte kimseyi beklemiyorduk” dedi Esmeray endişeyle. Afet, o inanılmaz topuklularıyla sessiz adımlarla kapıya yöneldi ve delikten baktı. Geri döndüğündeki yüz ifadesi hem komik hem de gergindi.

“Kızlar, büyük sıkıntı” diye fısıldadı. “Karşı komşu, Müzeyyen Teyze. Elinde de bir tabak aşureyle gelmiş. Şimdi ne yapacağız?”

Bir anlık bir panik havası esti. Can’la biz ne yapacağımızı bilemez halde birbirimize bakıyorduk. Esmeray hemen duruma el koydu. “Siz ikiniz hemen şu odaya geçin, sesinizi çıkarmayın. Afet, sen de üzerindeki sabahlığı çıkar, normal bir pijama giy. Ben kapıyı açıyorum.”

Ve operasyon başladı. Biz Can’la yandaki yatak odasına tıkılırken, Afet gardıroptan bulduğu en “normal” görünümlü pijamayı üzerine geçiriyordu. Esmeray kapıyı açtı. “Aaa Müzeyyen teyzeciğim, hoş geldin. Bu saatte ne bu telaş?”

Müzeyyen Teyze’nin sesi içeri kadar geliyordu: “Kızım aşure yaptım, bir tabak da size getireyim dedim. Afet evde mi, sesi soluğu çıkmıyor?”

“Evde, evde. Biraz rahatsız, yatıyor. Midesini bozmuş. Ben alayım tabağı, çok teşekkür ederiz.”

Tam Esmeray kapıyı kapatacakken, Müzeyyen Teyze’nin o delici sorusu geldi: “İçeride misafir mi var kızım? Erkek ayakkabısı gördüm kapıda.”

İşte o an yatak odasında zaman durdu. Can’ın korkudan gözleri büyümüştü. Benim ise aklıma dahiyane bir fikir geldi. Cebimdeki telefonu çıkarıp sessizce bir tesisatçı sitesi açtım ve ekran parlaklığını sonuna kadar yükselttim.

Esmeray ise soğukkanlılığını bir an bile kaybetmedi. “Ha onlar mı… Tesisatçılar teyzecim. Lavabo tıkandı da, gece gece usta bulduk anca. İçeride çalışıyorlar.”

Bu bahane o kadar saçmaydı ki, Müzeyyen Teyze’nin bile inanması zordu. Ama tam o sırada Afet devreye girdi. Yatak odasının kapısını aralayıp hasta ve bitkin bir sesle, “Esmeray, hayatım… Ustalara birer vişne suyu ikram etseydin, ayıp olmasın” dedi.

Vişne suyu! O an, o iki kutu vişne suyunun sadece bir içecek değil, aynı zamanda hayat kurtaran bir sihirli iksir olduğunu anladım. Müzeyyen Teyze, “Ha, öyle mi? Geçmiş olsun kızım, neyse ben sizi daha fazla tutmayayım. Ustaların da işi gücü vardır” diyerek uzaklaştı.

Kapı kapandığında, hepimiz derin bir nefes aldık ve ardından öyle bir kahkaha patlattık ki, sanırım bütün apartman bizi duydu. O andan sonra, gece tamamen farklı bir yola girdi. Artık müşteri ve hizmet veren değil, bir suç ortağı, bir macera ekibiydik. Gece yarısı tesisatçı olma fantezisi, sanırım hiçbirimizin aklına gelmezdi.

Bir Geceden Fazlası

Gecenin geri kalanı, bu komik olayın gölgesinde, daha da samimi bir sohbetle geçti. Can, planladığı gibi Afet’le özel odalarına çekildi. Ben ise Esmeray’la salonda oturup tabletten onun baktığı fallara, anlattığı ilişki analizlerine daldım. Sabaha karşı evden ayrılırken, hepimiz yorgun ama mutluyduk.

Bu gecelik Şişli travesti macerası, bana ve Can’a beklediğimizden çok daha fazlasını verdi. Evet, Can aradığı fanteziyi ve heyecanı yaşadı. Ama ikimiz de bu deneyimden, insanlara etiketlerinin ötesinde bakmanın ne kadar önemli olduğunu öğrenerek ayrıldık. O parlak perukların, ağır makyajların ve yüksek topukların altında, hepimiz gibi hayalleri, korkuları ve komik anıları olan insanlar olduğunu bir kez daha gördük.

Eğer siz de bir gün böyle bir macera yaşamayı düşünürseniz, size tavsiyem şu olur: Açık fikirli olun, saygılı olun ve yanınızda mutlaka bir-iki kutu vişne suyu bulundurun. Ne zaman, nerede, hangi tesisatçı yalanını kurtaracağını asla bilemezsiniz. Şişli’nin geceleri sürprizlerle doludur ve en güzel anılar, genellikle planlanmamış olanlardır. Bu gece, bizim için kesinlikle onlardan biriydi.

Scroll to Top